Kasa Hesabı Hesap Alacak Kalanı Verir Mi? Bir Hesaplaşmanın Öyküsü
Kayseri’de, sabahları güne karasal soğuk, akşamları ise ışıkların yavaşça sönüp, şehri uykuya bırakmasıyla tanınan bir şehirde yaşıyorum. Bazen şehirdeki bu dinginlik, içimde bir hareketliliğe dönüşür. Aniden gözlerimden yaşlar süzülen o anlardan birindeyim. Ve hesapları bir türlü tutturamamanın ağırlığı altında, kafamda bir soru belirdi: Kasa hesabı hesap alacak kalanı verir mi? Bunu anlamaya çalışırken, aslında hayatımda büyük bir kırılma noktasına gelmiştim.
Bir Hesaplaşma Başlar
Bir sabah, alışkın olmadığım bir şekilde kafam karışık uyandım. Üniversiteye gitmem gerekiyordu ama önümdeki akşam için kafamda çözülemeyen bir şey vardı. O sabah, okulda bir dosyayı teslim etmem gerektiğini unutmuştum. Bu benim için büyük bir meseleydi. Her zaman disiplinli bir öğrenciydim, ama o gün, sanki her şey bir anda kaybolmuş gibiydi. Aklımda, bir çok karmaşık soruya ve hesaplamaya yer vardı. İşin içinde bir de “Kasa hesabı” meselesi vardı. Bilirsiniz, muhasebe dünyasında bir şeyin yanlış olması, sanki her şeyin çökmesi gibi bir his yaratır. Gerçekten, bir kasa hesabı, alacak ve borç arasındaki dengenin nasıl kaybolduğunu anlamamı sağladı. O anda, “Kasa hesabı hesap alacak kalanı verir mi?” sorusu, aklımın bir köşesine takıldı.
O an, benim için her şey birdenbire anlam kazanmaya başladı. Kendime sordum: Eğer kasa hesabı borç alacakları topluyorsa, kalan bu hesapta yer alacak mıydı? Her şey gibi, hayatın da küçük ama önemli hesapları vardı. Ama işte bu hesapları yaparken, hata yapmak beni çok korkutuyordu. Duygusal olarak, karanlık bir noktada hissettim: Hesaplar bir türlü tutmuyor ve zaman tükeniyordu.
Hayal Kırıklığı ve İçsel Hesaplaşmalar
O gün, işleri toparlayamamak, beni daha da derin bir hayal kırıklığına itti. Tüm gün boyunca içimde bir huzursuzluk vardı. Her şeyin üst üste gelmesi gibi, o gün de işler ters gitmişti. Kasa hesabı meselesi, bir yandan işin pratik kısmını anlattı bana, ama diğer yandan, içinde kaybolan bir duygusal hesaplaşmanın simgesi oldu. Aklımdan şu geçiyordu: “Hesap alacakları, ne kadar geç ödesek de hep bir kalan bırakıyor değil mi?” İşte hayat da tam böyleydi; bazen ödediklerimiz bir işe yaramıyordu, ve kalanı hep bir eksiklikte buluyorduk. Kalan, ruhsal bir boşluk gibiydi. O gün, borçlarımda kaybolan o enerjinin yansımasıydı belki de. Her zaman yaptığım gibi hesapları doğru yapmaya çalışıyordum ama sonuçta, hep bir eksiklik kalıyordu. Sanki her doğru cevabın sonunda, yeni bir soru açılıyordu.
O akşam, bulabildiğim tek şey, gece yatağımda uzanırken hissettiğim, derin bir boşluktu. Kasa hesabı ve hayatımın da hesapsızca birbirine karıştığı bir andı. Gerçekten, hesaplar her zaman doğru olmayabiliyor, bazen kalan hiç beklemediğiniz yerlerde birikir. Bu kayıpların bazen mantıklı bir açıklaması yoktur; bu yüzden de insan kendini daha da kaybolmuş hisseder.
Geriye Dönmek ve Umut
Bir gün, içimdeki eksikliklerle baş etmeye karar verdiğimde, tekrar kafamda “Kasa hesabı hesap alacak kalanı verir mi?” sorusunu sordum. Ama bu sefer, bir anlamda fark ettim: Kalan, sadece paraya dayalı bir şey değil. Bir ilişkide de kalan olabilir, bazen geçmişin, bazen de doğru düzgün yapılmamış bir hesaplaşmanın sonucu olabilir. Hayatın doğru düzgün hesaplanmış bir şablona girmemesi, beni üzse de, bunun aslında bana bir şey öğrettiğini fark ettim: Bazen eksikliklerimizle büyürüz. Bazen, kalanın da varlığı bir şeylerin işe yaradığını gösterir.
O gece sonunda, şunu fark ettim: Kasa hesabının kalanı, hayatın bize verdiği en değerli hediye olabilir. Hatalarımız, eksikliklerimiz, ve kayıplarımız hep bir tür öğretmen gibidir. Bu yüzden, her eksik kalan, aslında bizlere yol gösteriyor olabilir. Hesaplar belki de her zaman doğru olmayacak, ama bu eksiklikler, hayatın farklı yönlerini keşfetmek için bir fırsat olabilir. Bazen bir hata, en büyük öğrenme fırsatıdır.
Sonuç: Kalanı Kabul Etmek
O günden sonra, her işte bir yanlış hesap olabilir, dedim. Kasa hesabı, bir gün sonunda, hesaplanamayan bir kalan bırakabilir. Ama bu, hayatın sona erdiği anlamına gelmez. Belki de kalan, bir şans, bir fırsat demektir. Kasa hesabım, bana hayatın bazen doğru hesaplanamayacağını, ama her eksikliğin, her kaybın bize yeni bir şey öğrettiğini hatırlatıyordu. İşte o gün, içimdeki hesaplaşma, bir nebze de olsa sona erdi. Bir eksiklik var ama bundan bir öğrenme çıkarabileceğimi bilerek, o günü kapattım. Yarın ne olur? Bunu da hesaplamak… belki de gereksizdir.